ŞİRKETLERDE BÜYÜME NEDİR? (2)

“İşletmelerin ayakta kalabilmeleri için büyümeleri bir zorunluluktur. İşletmeler ancak sürekli bir değişim ve gelişim içinde oldukları zaman faaliyetlerinde aşama kaydederler ve başarı kazanırlar.”

Geçen sayımızda Şirketlerde büyümede takip edilecek stratejilerin başlangıcında takip edilecek iki yoldan bahsetmiştik. Büyümede başarılı olabilmek için büyümeye işletmenin genel yönetim organizasyonlarının içersinde her üniteyi ve hatta her elemanı dahil etmeli, dışarıda bırakmamalıdırlar prensibini konumuz içersinde işlemiştik.

Başarılı ve sağlıklı büyümeyi yakalayabilmek için yönetim kademesinin önce inanması ve başlangıç olarak hedefleri içersine dahil edeceği iki yolu tercih etmesini vurgulamıştık; Bunlar ya, birbiriyle ilişkili, benzer alanlardaki işlere yatırım yapmak veya mevcut müşteri tabanı değerlendirilerek yeni iş alanlarına girmektir.

İşletmelerin ayakta kalabilmeleri için büyümeleri bir zorunluluktur. İşletmeler ancak sürekli bir değişim ve gelişim içinde oldukları zaman faaliyetlerinde aşama kaydederler ve başarı kazanırlar. Bir işletmede gerçekten değer oluşturarak büyümek demek, gelirlerinizin ve hissedarlarınız için ortaya koyduğunuz değerin sektör ortalamanıza kıyasla büyümesi demektir.
Büyüme stratejileri oldukça geniş alanda incelenecek bir konudur. Büyüme de strateji özetle iki konu üzerinde yoğunlaşabilir.

Her sektörün dinamikleri ve büyüme potansiyeli farklıdır. Yapılan araştırmalarda sektörlerin tüm dünyada önümüzdeki yıllardaki büyüme potansiyelinde; İlk sırada Teknoloji sektörü gözükmektedir. Onu medya, cep telefonu ve mobil iletişim, hayat sigortası, süpermarketler, tüketici finansmanı izliyor. Çimento, İnşaat malzemeleri, kağıt, telekomünikasyon ve konut sektörünün ise küçük bir yüzde ile büyüme potansiyeli olduğu tahmin ediliyor.
Ancak, Türkiye için bu oranlar değişebilir. Geçtiğimiz yılda olduğu gibi yine İnşaat malzemeleri ve konut sektörlerinde büyüme, dünya geneline göre daha yüksek olacaktır. Sektörlerin ülke ekonomisine paralel olarak gelişimine, beklentilerine, talep artırımına, anket çalışmalarına,coğrafi yatırımlara,yasa değişikliklerine bakmak gerekir.
Büyümede seçim, rast gele değil ya fırsatları değerlendirmek veya piyasayı çok iyi takip ederek analiz etmek şeklinde olmalıdır.

Genel olarak şirketin büyüklüğü büyümeyi etkileyen bir faktör olmayabilir. Büyümenin ve başarının arkasındaki faktörlere baktığımızda, yaklaşık yüzde 60 oranında yönetimden kaynaklandığı görülüyor. Başarının da, başarısızlığında arkasındaki en önemli unsur yönetimdir.
Büyümeyi etkileyen ikinci faktör ise ekonominin gidişatıdır. Eğer ülke ekonomisi büyüyorsa, şirketinizin büyüme kapasitesi de artıyor demektir. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekir. Bir firma, ürününü dağıtmak ve pazarlamak için yeni yollar bulabilirse, sektör ortalamasının üzerinde büyüme oranına ulaşabilir.

Sağlıklı, gerçek anlamda bir değer ortaya koyarak büyümeyi yakalayan şirketlere baktığımızda, başka bir şirketi satın alarak veya yeni coğrafyalara yayılarak değil, kendi asıl işlerinde organik olarak büyüdüklerini görüyoruz.
Konunun uzmanlarının ifade ettikleri gibi, Öncelikle, neredeyse tümü “core business” denilen, asıl işlerine odaklanıyor, onu büyütmeye çalışıyor. Araştırma sonuçlarına bakıldığında, sağlıklı büyüme sağlayabilen şirketlerin yüzde 85´i asıl işlerinde çok başarılılar, sektörlerinde birinci veya ikinci sırada bulunuyorlar.

Bu şirketlerin karakteristik özelliklerini şöyle sıralayabiliriz.
1.Mevcut ürün yelpazelerinin, müşteri segmentlerinin ve kanallarının potansiyelini çok iyi tanıyor ve bu bilgiler doğrultusunda işlerini genişletiyor. Maliyet yönetimi ve pazara girişte doğru zamanlama yapmakta başarılılar. Müşteri sadakati konusuna çok önem veriyor ve bu konuda doğru stratejiler izliyorlar. Kendilerini rakiplerinden farklılaştırabiliyor ve rekabet yeteneklerini sürekli geliştirebiliyorlar.
2.Mevcut müşteri tabanlarını, yeteneklerini asıl işleriyle bağlantılı alanlarla paylaşarak büyüyebilmeleri. Böylelikle maliyetleri de paylaşarak, azaltabilmek mümkün oluyor. Yeni ürün geliştirme, yeni pazarlara girme ve yeni kanallar ortaya koyma konusunda başarılılar.
3.Değişen rekabet ortamına ayak uydurabiliyor, sistemleri için gerekli yapısal değişiklikleri zamanında yapabiliyorlar.
4.Yönetim ve liderlik yaklaşımlarının çok güçlü olması. Üretken ve yenilikçi bir kimlikleri var. İnsan kaynakları stratejileri ise gerçekten hayranlık uyandırıyor.

Hülâsa; Şirketlerin; Yenilikçi, üretken, analitik düşünebilen sektörleri ve piyasayı takip eden, analiz yeteneği yüksek ve hatta uluslararası standartlarda düşünebilen insanlarla çalışmaları büyümeye yardımcı olan faktörlerdendir. Bunlar iş ilanlarında beklenti olarak yazılır fakat seçimde dikkate alınmazsa büyümede kadro sancıları başlar. İnsanların eğitimine yatırım yapılmalıdır. Artık, çalışanlarda şirketin varlıkları arasında sayılıyor. Sadece şirket varlıklarına değil, çalışanlara da yatırım yapmak gerekir. Çalışanlara sadece teknik konularda değil, strateji üretme, yönetim, proje hazırlama, pazarlama gelişimleri ve iletişim konularında da eğitimler verilmeli.

Büyüme konusunda başarı sağlayamayan çok şirket örneği var. Bunların en önemli hatası kendi işlerine sürekli olarak yatırım yapmamalarından kaynaklanıyor. Kendi sektörlerindeki yatırım oranlarının altında kalanlar, yüksek büyüme oranı yakalayamaz.
Teknolojik yeniliklere ve gelişen piyasa şartlarına ayak uyduramamak, bu konudaki yatırımları yapmakta gecikmekte büyümenizi engeller. Uzun vadede rekabet avantajlarınızı kaybetmelerinize yol açar.
Bugüne kadar maliyet avantajı üzerinde belki gereğinden fazla durulmuş olabilir. Araştırma ve geliştirme, yeni ürün/Hizmet geliştirme konusuna yeterli yatırım yapılmazsa, büyüme konuşulmamalıdır.

Sektörünüzün her türlü piyasasında, ulusal veya uluslararası arenada rekabet edebilmek için gerekli yeteneklere sahipseniz, büyüme potansiyeliniz var demektir. Eğer rekabet gücünüz yoksa lokal pazarınızda onlarla baş edemezsiniz.


İlhan TANRIYAR / Proje ve Yönetim Danışmanı
www.ilhantanriyar.com