GELECEĞİN İŞ DÜNYASINDA İNSAN FAKTÖRÜ

“Çalışanlarınızın kendi deneyimlerini yapmalarına her zaman izin verin, eğer sizin gibi (Yöneticileri gibi) yapacaklarsa orada olmalarının ne anlamı var.”

Hızla gelişen teknoloji ile beraber dünya da dönüşüyor. Bu dönüşümün etkileri gündelik yaşamda olduğu gibi, iş hayatının birçok alanında da etkilerini gösteriyor. İnsan kaynakları, teknolojinin kullanıma sunduğu birçok tekniği benimseyen departmanların başında geliyor. Bugün işe alımlarda dijitalleşme oranı ise her geçen gün artıyor.İnsan faktörü, herhangi bir insan kaynakları dönüşümünde ilk sırada olacağı bugün kabullenilmiş bir görüş olmaktadır. Bunun için her süreçte son kullanıcıya ulaşmamız ve işin sürekliliğini sağlamamız gerekiyor. Bir işletmede herkes insan kaynaklarıdır. Teknolojinin ve satışların desteklenmesi her çalışanın görevi olmalıdır. O yüzden işin sürekliliği her şeyden önce gelir. Değişimden korkmamalı ve son kullanıcıları, müşterileri kendi müttefikimiz yapılmalıdır.İşletmelerde ve kurumlarda geleceğin yetenekleri geliştirilmelidir. Herhangi bir dijital çözüme başlamadan önce genç kitleyi iyi tanıyın. Yeni dijital çağın öğrettiği şeylerden biri de dijital neslin çok yakında sizin şirketlerinize de gelecek olmasına hazırlanınız. Fırsatın her yerde olduğunu fark edin ve ilk zihniyetin proaktif olmayı gerektirdiğini hatırlayın. Önemli şeylere odaklandığınızı düşünün ve anahtar kelimenin güncel olduğunu unutmayın, inovasyona inanın. İnsan mı Teknoloji mi? “The Human Workplace: People-Centred Organizational Development” kitabının yazarı Andy Swann, 2019 yılın ortalarında İstanbul’da yapılan İnsan Kaynakları zirvesinde yaptığı konuşmasında teknoloji için insan değil, insan için teknoloji konusunu anlattı. Andy Swann, “İnovasyonun çok popüler olduğu dönemde eğer keşiflerimizi, üretkenliğimizi sürecin dışına çıkarırsak iş birliği ve yenilikler yapma fırsatını kaybetmiş oluruz. İnsanların kendi deneyimlerini yapmalarına izin verin, sizin gibi (Yöneticileri gibi) yapacaklarsa orada olmalarının ne anlamı var ” dedi.
Doğru İşe, Doğru İnsan Globalleşen dünyada, şirketlerin başarısı farklılık meydana getirmesine dayanır. Şirketlerde farkı hazırlayan ve yapan en büyük faktör ise insan kalitesidir. Kaliteli iş ve kaliteli üretim ancak kaliteli insanlarla gerçekleşir. Bu bağlamda şirketlerin en büyük zenginliği olarak kabul edilen insan kaynaklarının doğru seçimi ve yönetimi son derece büyük önem taşır. Sonuçta işletmeye can ve kan veren, onu güçlü kılan güç insandır. Ülkemizde ne yazık ki yaşanan en büyük sorunlardan birisi insanların kendi bilgi, ilgi ve değerlerine uygun işlerde çalıştırılmamasıdır. Ülkemizde çalışan insanımızın ne kadar doğru istihdam edildiklerini anlamak için verimlilik düzeylerine bakmak gerekir. Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında ülkemiz insanlarının üretimde oluşturduğu katma değerin batı ülke çalışanlarına göre yarı yarıya daha az olduğu görülmektedir. Bu değerlendirmeye göre çalışan nüfusumuzun neredeyse yarıdan fazlası verimli çalışmıyor demektir. Doğru işe doğru insan alabilmek önemli bir konudur. Öncelikle boş bulunan işin profili doğru çizilmeli ve o iş için gerekli yetkinlikler doğru belirlenmelidir. Yani işin gerektirdiği eğitim, yaş, cinsiyet, deneyim ve bilgi düzeyi doğru tespit edilmelidir. Gereğinden düşük yetenekte bir elemanın işe alınması kadar, belirlenen profilin üstünde niteliğe sahip kişileri de işe alma kurumda benzer sorunlar meydana çıkaracaktır. İşe başvuran adayların mutlaka çok nitelikli olması gerekmez. Önemli olan adayın nitelikleriyle iş profilinin örtüşüp örtüşmediğidir. Unutmamalıdır ki, personel devir hızının yüksek olması bir firmada İ.Kaynakları politikasının iyi gitmediğini simgeler. İş-kişi uyumsuzluğu verim düşüklüğü, iş kazası, maliyet, kalite sorunları ve motivasyon düşüklüğü gibi bir çok sorun doğurabilir. Türkiye’de bu uyumsuzluk nedeni ile sık sık işten ayrılmalar ya da işten çıkarılmalar gerçekleşmektedir. Bu durumda firma için yeni eleman bulma, işten çıkan kişinin de iş arama süreci başlamakta, her iki kesim de ekonomik ve moral sorunlar yaşamaktadır. Doğru işe doğru insan seçmek sanıldığı kadar kolay değildir. İşle kişinin bir araya gelmesi bir nikâh işlemi gibidir. Çok ciddi ve çok önemli bir iştir. Ama ülkemizde iş-kişi buluşması mutsuzlukla ve çoğunlukla boşanmayla sonuçlanmakta, bu durumda farklı bir işsizlik profili ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak iş-kişi uyumu açısından yapılması gerekenler şöyle özetlenebilir:
* Öncelikle doğru iş profilleri ve yetkinlikler belirlenmelidir.
*Sadece işe değil, işletme kültürüne de uyum aranmalıdır. Bir bakıma işe değil işletmeye eleman alındığı unutulmamalıdır. İşe alınacak kişinin firmanın sosyal dokusuna ve kan grubuna uyumu, en az iş-kişi uygunluğu kadar önem taşır.
* İşe alımlarda dışardan tavsiye, kartvizitle başvuru yolları tıkanmalıdır. Çoğu işletmelerinde işe alımda maalesef nepotizm (kayırmacılık) çokça uygulanmaktadır.
* İnternet, basın ilanları, İşkur veya İşkur belgeli özel istihdam büroları aracılığıyla başvuru oranları arttırılmalıdır.
* Başvuran adaylar içinde iş profiline uygun görünenler önce psikoteknik laboratuarından geçirilmeli; genel bilgi, genel kültür, zihinsel yetenek ve kişilik testlerine tabi tutulmalıdır.
* Elemeyi geçen adaylara profesyonel mülakat teknikleri uygulanmalıdır.
* Yapılan mülakatlarda adayların sadece bilgi ve beceri düzeyleri değil, aynı zaman da kişilik yapıları da çok ciddi şekilde ölçülmelidir.
* Ayrıca adayın daha önce çalıştığı kurumlardan iş performansı ve kişilik yapısı ile ilgili doğru ve güvenilir referans bilgileri mutlaka alınmalıdır.
* Son olarak, adayla yasalara uygun olmak koşulu ile uzun süreli iş sözleşmesi yapılmalıdır.


İlhan TANRIYAR / Proje ve Yönetim Danışmanı
www.ilhantanriyar.com