ÇALIŞANLARDA SORUMLULUK

“Sorumluluk duygusu doğuştan gelmez ancak doğumdan başlayıp tüm hayat boyunca süren, öğrenilmesi ve kazanılması zorunlu olan bir davranış şeklidir.”

Her işletmeye ait ve genel iş ilanlarında çok sık rastlarız.” ….sorumlusu aranıyor”. veya İşletmelerin çalışanlara işe alındığında ilk imzalattıkları belgelerden birisidir. “…… nın Görev ve Sorumlulukları”.. Görüldüğü gibi sorumluluk ifadesi iş hayatımızın her safhasında hatta günlük yaşamımızda da değişik şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle bu kavramın sözlük anlamlarını ortaya koymakta fayda vardır. Büyük Larousse’da “sorumluluk”: “ Bir kimsenin kendisinin ya da başkalarının davranışları için bir kimseye ya da bir yetkiliye hesap verme, bu davranışların doğurabileceği sonuçlara katlanmayı kabul etme kabul etme zorunluluğu ya da bunun ahlak açısından gerekliliği “ olarak tanımlanıyor.
Genel anlamda; Sorumluluk, bir bireyin uyum sağlaması, üzerine düşen her görevi yerine getirmesi başka insanların haklarına ve kararlarına saygı göstermesi demektir. Görüldüğü gibi sorumluluk aynı zamanda kişinin hukuk çerçevesi içersinde üstlendiği yükümlülüktür. Çalışma hayatındaki sorumluluklar yasalarla belirtilmiştir. Kişisel sorumluluk duygusu taşıyan ve geliştiren kişilerin işletmedeki yasal sorumlulukları içersine girmesi ve bunları taşıması çok zor gelmeyecek kanaatindeyim. İşletmelerdeki çalışanlar eğer çocukluğundan itibaren yetişkin yaşlara kadar sorumluluk duygularını kazanmamışlarsa iş hayatında sorumlu davranmaları çok güçtür. İşe alımlarda mümkün oldukça İ.Kaynaklarınca bir psikolog gibi bu konuları kişilerde incelemek ve çözmek durumundadırlar. Konuya biraz açıklık getirmek ve sorumluluk duygusunun yaş kategorilerindeki fiziksel, psikolojik ve sosyal pozisyonlarını hatırlatmak istiyorum. Bunun iş başarısına olan etkisi iş verenin yaptığı hizmet ve üretime göre değişik yorumlanacağı kesindir.
Bir bireye sorumluluk duygusu çocuk yaşlarda kazandırılır, ergen olduklarında ve yetişkinlik dönemlerinde de devam eder. Sorumluluk duygusu doğuştan gelmez ancak doğumdan başlayıp tüm hayat boyunca süren, öğrenilmesi ve kazanılması zorunlu olan bir davranış şeklidir.
Sorumluluk duygusu gelişen kişilerin önemli özelliklerinin başında sevme yeteneği olduğu görülmektedir ve bu yetenek ailede başlar. Aile ortamında sevgi ve saygı bulunan çocuklarda sorumluluk duygusunun gelişmesi çok önemlidir. Bunun içindir ki; Sorumluluk duygusu kazandırmaya çalışırken kesinlikle zorlama yoluna başvurulmamalıdır. Bu duyguyu kazandırırken disiplin ve özgürlük arasındaki denge iyi kurulmalıdır.
İnsan hayatında, belli fizyolojik ve psikolojik özelliklerin ağırlaştığı dönemler vardır. Psikologlar bu özellikleri dikkate alarak insan hayatını çeşitli dönemlere ayırarak her dönemi kendi belirgin özelliklerine, tutum ve davranış çeşitlerine göre tasnif etmişlerdir. Ancak insan hayatını kesin yaş çizgileriyle sınıflandırmak şüphesiz mümkün değildir. Zira kalıtım, beslenme, fiziki çevre ve sosyo-kültürel ekonomik şartlar gibi değişkenlere bağlı olarak kişiden kişiye bazı farklılıklar görülebilir. Psikologlara göre anormal gelişme ve duraklamalar gösteren kimseler bir yana bırakıldığında bu dönemler ve yaş sınırları şöyledir (Holm, 2004, s. 83). Bebeklik (0-2 yaş) ilk ve son Çocukluk(2-6 ve 6-13 yaş), Ergenlik (13-17 yaş) Gençlik (17-22 yaş) YETİŞKİNLİK( 22-40) ORTA YAŞ veya ORTA YETİŞKİNLİK(40-60) Yaşlılık (60 ve yukarısı).İşletmelerde genellikle tercih edilen yaş grubu dikkate alındığında çalışanlarda sorumluluk bilinci yetişkin ve orta yaş grubunun üzerinden olacaktır.
İnsan, hayatı boyunca süren gelişimi birbirinden farklı faktörlere bağlıdır. Bu noktada en belirleyici özellik doğuştan gelen yeteneklerdir. Ancak gelişme ve olgunlaşma, büyük ölçüde çevreye ve kendini özdeşleştirdiği sosyal grupta elde ettiklerine de bağlıdır. 20-40 yaş arası olarak kabul ettiğimiz ilk yetişkinlik dönemi, insan hayatının en yoğun olduğu dönemlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu gruptakiler yüksek biyolojik ve psikolojik kapasitelere yakın ve yetişkinlik dairesi içindedirler.
Yetişkinlik döneminin en önemli özelliği bir çok yetişkin rol ve sorumluluğu içine almasıdır. Bu özellik onu diğer gelişim dönemlerinden ayırır. Kendi başına kazanma, çalışma, meslek seçme, evlilik, evi idare etme, çocuk yetiştirme, vatandaşlık sorumluluklarını üstlenme, uygun sosyal grup bulma ve daha büyük çevreye ayak uydurma gibi pek çok sosyal rol ve davranışlar bu dönemdeki yetişkinlerin yerine getirmek zorunda oldukları görevlerdir. Orta yetişkinlik dönemde (40 yaşından sonra) organların fonksiyonlarında ve zihin güçlerinde bir azalma baş gösterir. Bununla beraber orta yaş boyunca beden ve zihin fonksiyonları büyük ölçüde devam eder.
Bu dönemde insanlar özellikle iş hayatına ve topluma en üst düzeyde katkıda bulunurlar. Eğer gelişme için şartlar makul derecede iyi ve geçmişte meydana gelen aksaklıklar çok ciddi değilse orta yaşlılıkta insan hem kişisel hem de toplumsal birçok faaliyeti rahatlıkla gerçekleştirebilir. Belkide bunu içindir ki, bütün işletmeler iş ilanlarında diğer yetkinliklerinin yanında bu yaş grubunu tercih etmektedirler. Verimliliğe ve işletmedeki insan kaynağı yatırımı için ideal olan yaş aralıklarındandır.
Sorumluluk bilinci gelişmiş insanlar bir tek iş hayatında değil; hayatın her alanında başarıya ve mutluluğa diğerlerine göre çok daha kolay bir biçimde ulaşırlar. Bazıları bu insanların doğuştan gelen bir yeteneğe sahip olduğuna inansa da gerçekler hiç de bu yönde değildir. Çünkü sorumluluk bilinci kişiye doğuştan gelen bir lütuf olarak tanımlanamaz. Bu nitelik ancak zaman içinde kazanılmakta ve geliştirilebilmektedir. Sonuçta, sorumluluk sahibi olmak ile başarı arasında kesinlikle doğru orantılı bir ilişki vardır.
Peki, siz kendinizi sorumluluk sahibi biri olarak görüyor musunuz? Yapılması gereken işlerinizi zamanında bitirmeyi her şeyin üstünde tutuyor, verdiğiniz sözleri yerine getirmek için ne gerekiyorsa yapıyor musunuz? Sizi başarıya ulaştıracağını bildiğiniz planınızı ne olursa olsun izlemeye devam ediyor musunuz? Sorumluluk sahibi olmak, genel anlamda hayatımıza anlam katar ve kendimize özgün bir kişilik geliştirmemize yardımcı olur. Bunu yanında ikili ilişkilerinizi daha anlamlı kılar ve dünyayı anlayıp, görevlerinizi yerine getirmenizde faydası olur.


İlhan TANRIYAR / Proje ve Yönetim Danışmanı
www.ilhantanriyar.com