İMÂM-I MATÜRİDİ HAZRETLERİNİN KABRİNİN BULUNMASI VE İNŞASI

01 Mayıs 1996 tarihinde on günlük Özbekistan turunu organize eden İhlas turizm A.Ş.; görevlileri ve müşterileri ile birlikte tur programı gereği Buhara’dan sonra ikinci durağı olan Semerkand’da konaklamıştı. Bu seyahati düzenleyen ve icra edenlerin başında yönetim kurul başkanı sn.M.Sırrı Şimşek ve İhlas Turizm Gn. Md. Sn. İlhan Tanrıyar vardı.
Seyahat programının Semerkand bölümü esnasında Yönetici arkadaşlar,Gazeteci Muhabir bir arkadaşımız, Tur Rehberimiz ve tercüman ile birlikte bir akşam şehri gezerken akşam nemazı için bilmediğimiz bir mahallede gördüğümüz camiye yaklaştığımızda, cami karşısında bir kabir gördük ve kabir üzerinde kitaplardan ismini bildiğimiz Ebulleys Semerkandi yazıyordu. Bu zatın kabrinin başında dua ettikten sonra karşısındaki küçük mescid’de akşam nemazı eda edildi. Nemazdan sonra tercüman vasıtasıyla cami imamı ve müezzinin olduğu kişilere tur rehberimizle beraber bizim kitablarımıza göre itikaddaki iki mezheb imamımızdan biri olan İmam-ı Mâtürîdi hazretlerinin kabr-inin buralarda olduğu yazılı.Siz biliyormusunuz diye soruldu.
Cami imamı 90’lı yaşlarda Mustafa isimli ve aslı Tâcik olan bir zat idi. Eskileri hatırlıyordu. Mahallenin birkaç sokak ötesinde bir yahudinin bağçesinde olduğunu söyledi. Bize gösterirmisiniz diye rica edildi. Müezzin ve heyetimiz ile birlikte gece yahudinin evine gidildi. Mevzu anlatılınca Yahudi, babasının evi satın aldığı zamanda kabr yerinde şimdi bir ağacın olduğu yeri gösterdi. Yahudinin babası, o zaman ki kabir taşını çıkarıp evinin avlusunun bir köşesine yaptırdığı banyo odasının girişine koymuş. Gece teberrüken burada düa edildi. Sn.M.Sırrı Şimşek yahudiye burayı bize satarmısın deyince hemen kabul etdi. Meğerse İsraile göç etme niyetleri varmış. Yahudiye buranın tapusu ve varsa başka bir evrak vs. ile birlikte kaldığımız otele getirmesini söyliyerek ayrıldık. Yahudi erkek kardeşi ile beraber gece yarısı kendisinde mevcut olan evrak ve krokilerle birlikte kaldığımız otele geldi. Teferruatlı olarak görüşüldü. İsraile göç edeceğinden dolayı burasını 30.000 usd. satacağını bildirdi. Ancak bu evrak ve sözleri katiyet arz etmiyor ve kabir yerini tam belli etmiyordu sadece tapu ile ilgili evrak idi. Kendisinin beyanına göre ozamanlar burada bir yatır var diyordu. Sn.Sırrı Şimşek yahudiye biz buraya tur için geldik. Bir kaç gün sonra Türkiyeye döneceğiz. Sen şimdi bu mevzudan kimseye bahsetme. Yrd.sı sn. İlhan Tanrıyar’ı göstererek bu işle bu arkadaşımızı görevli olarak size göndereceğiz. İşlemler ve satın alma o zaman yapılır diyerek ayrıldık.
Türkiyeye gelindiğinde durum değerlendirildi. İhlas Holding sahibi Rahmeti Enver Ören Beye mufassal olarak bu mevzu arz edildi. Kendileri sn.M.Sırrı Şimşek’e“ bedeli ne olursa olsun burasını satın alın ve yahudiye ait hiçbir iz kalmayacak şekilde evi ve avlusunu tadil edin ve Mübâreğin kabrini inşa edin dediler. Yalnız siz Özbekistanda yabancı olduğunuz için ticari bir bağlantınız olsun. Ticari işiniz olması hasebiyle bir şirket kurun. Öyle devam edin buyurdular.”
Haziran 1996 tarihinde şirket Gn. Md. Yrd. İlhan Tanrıyar tam yetki ve her türlü tadilat ve kabr inşasının tahmini keşif ve yapım maliyeti ile birlikte görevle Özbekistana hareket etdi. Özbekistan’ın başkenti Taşkentte Devletinin dış işlerinde memur olarak çalışan önceden tanıdığımız Bahadır Alavov isimli Özbek vatandaşını beraber çalışmaya ikna ederek Dışişlerindeki iş yerinden istifa ettirildi. Özbekistanda İhlas Ticaret Organizasyon adıyla İlhan Tanrıyar ve Bahadır Alavov olmak üzere Taşkentte ortak bir şirket kuruldu. Şirketin faaliyeti içersinde şube açmak için Semerkanda hareket edildi. 1996 yılında Özbekistan mevzuatına göre henüz ortada bir fabrika ve ürün yok iken neden bu şirket kuruluyor ve şube açma faaliyetlerini ve kendimizi ispat için uğraşmaya başladık. Kabul edilinceye kadar çalmadığımız kapı kalmadı ve defalarca polis teşkilatına ifade vermiştik. Bu arada Bahadır Alavov’un tanıdığı bir rus avukatın kuruluştaki mevzuatta yardımları oldu.
Semerkant’a kabir işlemleri için gelindiğinde İlhan Tanrıyar ve Bahadır Alavov şirket ortakları olarak Yahudi Mişa ile buluşuldu ve satın alma için pazarlık yapıldı. 25.000 dolara kabul ettirildi. Özbekistanın durumu o tarihlerde yabancılar için polis ve KGB teşkilatının cirit attığı ve takibat yaptığı düşünülürse hem şirket kuruluşunun parası hem burasının satış ve inşa paralarının saklanması taşınması ayrı bir macera ve meşakkat….Sn.İlhan Tanrıyar yabancı statüsünde göründüğü için Noterden kanunen bu yerin satın alınması Özbek Bahadır Alavov üzerine yapılması gerektiği öğrenildi. Ancak bu kadar bir meblağ, Özbek vatandaşında olması ve gelirinin buna uygun olmasının ispatı gerekiyordu. Bahadır Alavovun Taşkentteki evinin değeri kadar Noterden satış yapılacağı ve paranın tamamının elden verileceği Yahudiye izah edildi. Kandırılacağı zannıyla Yahudi zor ikna edildi.Tekrar Taşkente gidip Bahadırın evinin satış değerlemesi yapıldı.Teminat belgeleri için 7500 dolara rehine alındı. Mahkemeye ibrâz edildi. Evrakları tamamlayıp tekrar Semerkant’a geldik.O tarihlerde birçok resmi işler başkent olduğu için Taşkente yapılıyordu.Taşkent Semerkant arası 350-400 km. Tabi zaman kaybı olmasın diye geceleri yolculuk yapıyor gündüzleri işlerimizi takip ediyorduk. Bu arada Semerkant’ ta yahudinin Türklere evinin satıldığı komşuları tarafından etrafa yayıldığından Semerkant eyaleti polis teşkilatı ve KGB yetkilisi haberdar olmuş. Bizim geleceğimiz günü yanlış istihbarat ederek tutuklamak için tertibat almış. Zaten Burada o zaman tek noter vardı. Etrafında devriye araçları dolaşıyordu. Onların beklediği günden bir gün önce biz geldik.Noterin evini gece bulduk. Oda polisten haberdarmış. Gündüz noterliğe gelip sorgulamışlar. Böyle kimselerin gelmediği ve haberinin olmadığını söylemiş. Sıkıntılardan bahsederek biz sabah geldiğimizde siz evrakı hazırlayın biz gelip fazla oyalanmadan imza atıp çıkalım dedik. Noter Özbek olduğu için bu teklifimizi makul karşıladı ve kabul etti. Ertesi gün sözleşilen saatte yahudi ile Bahadırı ayrı ayrı Notere gönderdik. Ben Sokağın köşesinde araba içersinden takip ediyordum.Devriye arabası dışarıda bekliyordu. Onlara bizim öğleden sonra geleceğimiz istihbarat edilmiş. Biraz sonra ben yaya olarak değişik yoldan geçerek içeri girdim. Şirket ortağı olduğum için muvafakatimi verdim. Satış işleminden sonra noterden yahudi ayrı Bahadırla biz ayrı çıktık. Noter işlemleri bu şekilde bitince otele döndük. Otelde buluştuğumuz yahudiye parasını verdik. Ve 2 gün içersinde evi tamamen boşaltmasını söyledik. Birkaç sokak ilersinde kızının evine taşındı. Evin ve avlunun tadilatı ve kabr inşası için Bahadırın tanıdığı olan ve devletten yeni emekli olmuş Taşkent’ten bir mimar bulundu.İnşaatın ve kabrin Projeleri çizildi. Ucuz olması bakımından şehir kenarındaki semtlerden inşaat ve tadilata göre 15 civarında işçi, usta bulundu.İşçilerin kaldıkları evler tadilat ve inşa yapacağımız yere uzak olduğu için bunların yatma yeri olarak yahudinin boşalttığı eve kendi yatak ve yorganları ile getirdik.Yahudinin evine yakın çok fakir bir Özbek komşusuna durumu anlattık. Bu işçilerin her gün sabah akşam yemeklerini yapıp vermesi için anlaşma yaptık.Kendiside bu yemeklerden yiyecekti.Maliyet açısından buna mecburduk.Pazara (Kolhoza) gidip birkaç günlük toptan erzak alarak eve bırakıyorduk.Otel ile inşa edilecek yer arası 5-6 km.civarında idi. Her gün sabah erkenden inşaatı kontrol ve başında bulunmak için yaya olarak gidiyor ve geç saatlerde otele dönüyorduk.

Yahudinin evi tamamen başta duvarları, tavanları olmak üzere kazındı. İçersinde bizim örf ve adetlerimize uygun odalar, mutfak, tuvalet ve banyo yapıldı. Türkiyeden düşünüldüğü gibi olmayıp maliyetler ve masraflar inşaat dolayısıyle değişiklik gösteriyordu. Yeni ilaveler yapmak icab ediyordu. Her seferde Türkiyeye gidip elden para getirmek veya transfer etmek o tarihlerde oldukça güçtü. Transfer için sadece Taşkentte uygun banka vardı.Banka yüksek bir komisyon alarak belli limitler halinde size parayı veriyordu. Her seferinde para kayıt altına alınıyor çıkışta harcama belgelerini görmek istiyorlar.eksik belge varsa işlem yapıyorlar.Her harcamanın belgesini almak mümkün olmuyor.Çoğu işleri elden yapıyoruz. Hatta paramız yetsin, artsın diye doları resmi kurdan değil Özbek arkadaşımız vasıtasıyla karaborsadan bozdurup yerli parayı (sum) artırıyorduk. Yakalanmaması için çok tedbir alıyorduk.Çünki karaborsacılık orada çok büyük suçtu. Bu arada maliyet açısından kaldığımız Afrasyap otelin ücreti yüksek gelmeye başladı. Daha düşük üçüncü sınıf bir otele geçerek maliyeti düşürdük. Bu inşaat faaliyetleri için 3.5 ay kadar Semerkand’da kalındı. İnşaat için Avluya giriş kapısının dışında eve ayrı girilecek ayrı bir kapı yapıldı.Böylece eve giriş ile Kabir ziyareti girişi ayrılmış oldu. Avlunun içersindeki mevcut olan küçük havuz temizlendi. Avlunun bir köşesine Türkiyeden gelebilecek görevli personel için misafirhane gibi iki oda ve banyo tuvaletli bir yer yapıldı. Avlunun içinde yahudinin yaptığı dış banyo, aracı için garaj odası,malzeme depoları yıktırıldı. Avlu komşu duvarlara kadar genişletildi. Kabir yerinin işaretlendiği ağacın etrafı kabir için kazıldı düzenledi. Projeye göre (Ekteki fotoğraf) kabir tamamlandı. Ev ile Kabir girişi kapısı ayrıldı. Avlu eski giriş kapısı yıkılarak genişletildi. Dervaze (Büyük kapı) dedikleri geniş ve büyük kapı için ustalardan birinin marangozluk ve oymacılık sanatı olduğundan tek tek el aletiyle oymalı bir kapı yapıldı. İlhan Tanrıyar kabir taşı üzerine İmam-ı Matüridi hazretlerinin isim ve vefat tarihlerini önceden Türkiyede rahmetli hattat Cemil Bilgiç beye yazdırdığı kağıtaki harfleri büyüterek (Özbek mermer taşçıları İslam harfleri ile yazmayı bilmediği için) mermere kopyaladı. Sadece bir gün kopya kağıdı bulmak için şehirde koca şehirde dolaşıldı. Yanlış yazmamaları için Mermerci ile birlikte harfler kazındı. Daha sonra sıra avlu giriş kapısına gelindiğinde giriş kapısı üzerine yazılacak yazı için ynt.krl Bşk. Sn.Mehmed Sırrı Şimşek ile telefonla istişare edildi. Bu mübarek zatın isminin açık olarak yazılması kararlaştırıldı. Çini işleri o zaman sadece Taşkentte yapıldığı için Mimarımızın tanıdığı bir atölyede 3 metre Dervaze genişliğince İslam harfleri ile küçük kağıtları büyüterek ve ekliyerek çini üzerine harfleri yapıştırdım ve dizaynına yardım ettim. Atölyede yazı seramiklere işleninceye kadar bir gün ve bir gece nezaret ettim. Zira bir harfin yanlış yazılması veya gözden kaçarsa düzeltilmesi zordu. Seramikler Taşkentten Semerkanta getirilip kapının üzerine tek tek ihtimamla yapıştırıldı. Bu arada Semerkant vilâyeti din işleri başkanına ve polis teşkilatına sürekli şikayetlerden dolayı polis inşaata sık sık gelip soruşturma yapıyordu. Özbekistan makamlarında İnşaat sahibi Bahadır Alavov, bizde İlhan Tanrıyar olarak inşaatı kontrol eden mühendis ve şirket ortağı olarak parasal yatırım yapan bir iş adamı görünüyorduk. İki şehir arasında gelip gitmeler ve civarda dolaşmalarımız için de KGB ye tarih araştırmacısı ve istihbaratçı olarak bilgi verdiğimiz için dolaşmalarımızda önümüz açılıyordu. Kabir yerinin ziyaretgâh olarak halka açılması için Özbekistan Kaynaklarınca belgelendirilmesini mimarımız bizi uyardı. Bahadır ile yaptığımız araştırmalarda Semarkand vilayeti üniversitesi tarih bölüm başkanı prof. Kâmil Kattayev ile tanıştık. Mevzuu baştan itibaren alarak kendi kaynak kitaplarımızı göstererek izah ettik. Maksadımızın sadece hizmet ve ziyaretgah olarak düaya vesile olmasını söyledik. Kendi arşivinden yahudi mahallesinin ve bölgenin krokilerini çıkardı. (1943 yılına kadar Çakardüze ismi ile bilinen bu bölgede bir kabristan varmış. Ruslar kabristanı dozerlerle yıkıp bölgeyi yahudi mültecilere üzerlerine ev yapıp yerleşsinler diye vermiş).Hatta bu mahallenin meşhur Registan meydanı girişinde Özbekçe (Mohalleyi Cıfıt) ismi ile bir levha asmışlar. Krokilerden ve diğer vesikalardan Çakardüze kabristanının yer isimlerini ve etrafını inceledik. Kabir yeri, şimdiki yahudinin evi ve komşu duvarlarının köşesi krokide olduğu gibi örtüştü. Hatta bu profesör Özbekistan Allâmeleri (Özbekistanın büyük âlimleri) isminde bir kitâp hazırlıyormuş. Bizden ve İmam-ı Mâtürîdi’nin kabrinden bahsedeceğini kitabına ilave edeceğini söyledi. İnşaat sonunda Türkiyeye dönüldüğünde İhlas holding ynt.krl. Bşk. sayın Enver Ören beye yapılan faaliyetler fotoğraflarla takdim edildiğinde Ziyaretlerde halkın tanıması ve okuyabilmesi için kril alfabesiyle Özbekçe İmam-ı Mâtürîdi Hazretlerinin kısa hayatının yazılmasını söylediler. İmam-ı Matüridi hazretlerinin kısa hayatı ve bu kabir ve müştemilatının o zamanki İhlas Organizasyon Şirketi tarafından yapıldığına dair kitabe prinç levha üzerine yazılarak kabrin başına asıldı. 1996 yılında baskı işleri Özbekistanda çok zayıf olduğundan bu prinç levha İstanbul Cağaloğlu’nda bir matbaada yaptırıldı.Valiz içersine konmak suretiyle şahsi eşyalar ile birlikte Özbekistan’a bin bir zahmetle sokuldu.

Velhasıl 4 aya yakın bir zaman içersinde buraların tadilatı ve kabrin yapılmasına çalışıldı. Aylarca Semerkand’da kalınca polis ikide bir otele gelip şirketinizin ofisi nerede diye sorup; göstermemizi istediler. Ben de “Araştırıyoruz. Uygun yer bulduğumuzda size bildireceğiz, Şu anda inşaatla meşgulüz, bitince ofis işlerine döneceğiz diyerek atlatıyordum”. Evin ve Kabir inşaatı nihayet 15 Eylül 1996 tarihinde bitirildi. Özbekistanda kurulan Şirket ortağımız Bahadır Alavov Taşkentten buradaki eve taşındı Kabre sahip olması ziyaretçilere İmam-ı Mâtürüdi hazretlerini anlatmaları ve gelenlere bedava çay ikram etmesi gibi hizmetlerin yapılması tenbih edildi. M.Sırrı Şimşek ve İlhan Tanrıyar birlikte buradaki hizmetin devamı için Türkiyede bir vakıf kurma, buralarda da yurt dışı vakıf şubesi açma fikri ve hayalini kurdular. Sonraki tarihlerde diğer yönetici arkadaşlar ile Osmanlı vakfını kurdular. Şu anda faaliyet göstermektedir. İki sene sonra şirketin Taşkentte temsilcilik açma ve ticari faaliyeti sebebiyle Bahadır Alavov Taşkente taşındı. Semerkand’da Kabirin ve diğer müştemilatın bakımı ve kontrol altına alınması için Semerkant Ubeydullah Ahrâr Medresesinin müdürü Recep Ali efendi ile görüşüldü. Medresenin hadis-i şerif mollalarından Mahmud Han efendi uzak bir köyde oturduğu için medresede kalıyormuş.Yeni yapılan evde kalması için teklif edildi. Sn. M.Sırrı Şimşek kendisinden kira almayacağını ancak Kabre, eve ve müştemilata sahip çıkmasını kaydıyla taşınmasına rıza gösterdi. Ziyaretler için yapılacak işler ve hassasiyetlerimiz anlatıldı. Şirketin ticari faaliyetleri ile birlikte sık sık İlhan Tanrıyar vasıtasıyla buraları kontrol ediliyordu. Şirketimizin diğer faailiyetleri ve bakım ilgisi ülkelerin arasındaki zaman zaman gerginlik sebebiyle zorlanıldığı gidiş gelişlerin engellendiği 1999 senesinde ülkenin cumhurbaşkanı Kerimov’un rızasıyla kabir yeri ve müştemilatı Özbekistana devr ve Hibe edildi. Sonrasında Cumhurbaşkanı, bir TV.programında, Türkler kendi imkanları ile burasını tamir etmişler. Özbekistandaki Ehl-i Sünnet âlimlerinin kabirlerini bizim şanımıza yakışır şeklide yapmamız lazım demiş. 2000 senesinde Mahallenin etrafındaki 700 tane yahudi evlerini istimlâk ederek bulduğumuz kabrinin 100 m. yakınında geniş bir külliye ve türbe yaptılar. Bizim yaptığımız kabrin üzerindeki kabir taşını yeni yere taşımışlar. Şimdi ziyaret olarak (Ek resimdeki) yer kullanılıyor. Ancak sevenleri ve eski yeri bilen tur organizasyonlarınca ilk yer ziyaret ediliyor. İmam-ı Mâtürîdi hazretlerine ve kabrin yapılmasına vesile olanlara düa ediyorlar.
Allahü teâlâ itikâddaki mezheb imâmımız İmâm-ı Mâtüridi hazretlerinin dünya üzerinde kaybolmuş kabrinin tekrar ziyarete açılmasına sebep ve vesile olanlardan râzı olsun. Mükâfatını ahirette vereceğinden ve bu mübâreğin şefaatinden ümitli olarak böyle bir hizmetin şerefine nail olunduğum için o günkü İhlas Organizasyonu şirketine ve başkanı sn.M.Sırrı Şimşek’e en derin kalbi şükranlarımı sunarım. 16 Eylül 2001

İlhan Tanrıyar
Gn.Md Yrd.


İlhan TANRIYAR / Proje ve Yönetim Danışmanı
www.ilhantanriyar.com